20 Mart 2009 Cuma

Arayış çabaları, Koreliler ile Türk kahvesi keyfi ve karlara veda...

Evet Hollanda'dan döndüğümden beri kendime tam olarak gelememiştim. Burada hava hala bıraktığım gibi soğuk ve kapalıydı. Ayrca beni bekleyen bir sürü ödev ve türevi şeyler vardı.

Aldığımız derslerin bize göre olmadığını ve biraz fantezi seçimler yaptığımızı acı bir şekide fark ettik Yaşar ile. Bu konuya umarım bir çözüm bulacağız. Gezmek tozmak iyi de iş çalışmaya gelince gerçekten çok zor bu ortamda. İnanın çok zor.

Efendim burada çok sevimli Koreli bir kız arkadaşımız var adı Haein. Sağolsun geçen akşam arkadaşları (3 Koreli, 1 Fransız) ile birşeyler hazırlıyorlarmış bizi (Yaşar, Mülazım, blog hocam Saygın :) ve ben) de yemeğe davet ettiler. Seve seve kabul ettik inanılmaz keyifli bir akşam oldu. Gerçekten şu durgun dönemime apayrı bir güzellik kattı o akşam yemeği. Yaptıkları zahmete Yaşar kozumuzu kullanarak Türk kahvesi ile karşılık verdik. Hoş giden sohbet efsane bir hal aldı kahveyle beraber. Bu kardeşlerden bir kısmı Türk kahvesini daha önce içmişler ve çok acı, ağır bir tadı olduğuna kanaat getirmişler. "Şeker koyarız canlarım sıkmayın siz canınızı" dedik. Şekerli olunca daha bir hoşlarına gitti tabii. Afiyetle içtiler. Allahım çok sevimliler ya. Arada kendi aralarında "oo valamulasokota" diye yorum yaptıklarında kopmamak için zor tuttum kendimi. Neyse kahvelerin ardından dedik ki "bu kahveden fal bakılır meşhurdur bu" dedik. "İnanıyor musunuz gerçekten?" diye sordular. "Fala inanma falsız da kalma" lafını o an hemen tercüme edemeyince "eğlencesine canım böyle şeyler" demeyi uygun bulduk. "Dibini içmeye yemeğe kalkmayın fal bakıcaz onlardan" dedik. Biz bunu derken Urham adlı şeker eleman ise kahvenin dibini çoktan parmaklıyordu. Çok iyi bir sahneydi. "Yapma babacım dur kardeşim" dedik aynı anda da kopuyorduk tabii. "Fala kim bakacak?" dediler. Aramızda en tecrübeli Erasmusçu olarak bu zor görevi Saygın'a verdik. Başta "Neden ben?" dese de görevi başarıyla yerine getirdi kendisi. İsmini malesef hatırlayamadığım Koreli kız Saygın anlattıkça "Aman aman! Ne zaman olacak bunlar? Aşkı boşver para geliyor mu para?" diye gaza geldi hemen. Sonra fal işini sevdiler ve birbirlerininkine bile baktılar. O akşam gerçekten eğlendim. Böyle güzel bir an için neden bu kadar geç kaldığımı da merak ettim tabii.

Ertesi akşam da yine davet ettiler. Bu sefer daha çok yemek vardı doyduk açkçası :) İki İtalyan ve iki Polonyalı kardeş de katlıdı aramıza yine eğlenceli bir sohbet ortamı oluştu. Saygın bağlamayı kaptı damardan girdi tabii. Yabancılar bağlamanın sesini sevdi ve "Türk enstürmanı mı bu? Çok mu eski? Herkes çalar mı bunu?" gibi sorular yönelttiler. Elimden geldiğince açıkladım. Saygın bir türküyü çalarken eşlik etmeyen tek Türk olarak beni görünce "Neden söylemiyorsun?" diye sordular. Utanarak "sözleri bilmiyorum" dedim. "Nasıl Türksün sen?" diye baktılar ama demediler öyle birşey. Aldım ama mesajı bakışlardan. Aslında "bu türkünün anısı var söylemek istemiyorum" diye de çevirirmişim şimdi düşününce neyse artık...

Bu tarz aktiveteler hoş oldu tabii şu dönemde. Ayrıca bu sabah kalktığımda güneşi gördüm daha çok sevindim. Artık sıfır derecenin üstündeyiz ve karlar erimeye başladı doğal olarak. Günlerdir planladığım kardan adam yapma projesi için geç kalmak üzereydik. Yaşar'ı ikna edip evin bahçesine çıktık ama yerdeki kar tutmuyordu. Geç kalmıştık. "Bu zamana kadar aklım nerdeydi?" diye söylendim ve başkalarının daha önceden yaptığı kardan adama bakıp iç geçirdim. Hakikaten hevesim kursağıda kalmıştı. Ama olsun dedik ve son haftalarını yaşayan karlarla vedalaşmak için üstlerine atladık, yuvarlandık, çocukluğumuza geri döndük. Bu şaklabanlıktaki amacım Tampere ve güzel mahallem Lukonmaki ile olan ilişkilerimi iyileştirmekti. Ellerim donana kadar bunu başardım. Sonra içeri koştuk tabii.

Evet buradan en taze haberler bu şekildeydi. Hala derslerime konstantre olmaya çalışıyorum zaten blog yazmadığım zaman bunu anlayacaksınız. Ama her şeyin hayırlısı diyelim belki 2011 mezun olmak için daha güzel bir yıldır kim bilir? Önce sağlık ve mutluluk diyip ailemle aramı daha da rezil etmemek için veda edeyim siz değerli okuyucularıma...

Kendinize iyi bakın dostlarım bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

1 yorum:

  1. fal olayını ben de yapıodm istanbuldaki erasmuslara=) 3.vakte kadar kısmet, hanene ay doğmuş falan=)
    olm yak ateşi kap gitarı patlar akdeniz akşamlarını bilmez onlar
    bi de şu yorum yollama olayını da ayarla.(ayarlardan) resim falan girmeden de yollayabilelim.

    YanıtlaSil