9 Mayıs 2009 Cumartesi

Vappu

Finlandiya'daki ilk günlerimdi, dün gibi hatırlıyorum (10 yıldır buradayım sanki havalara bak), "ya bu adamlar dışarı çıkmaz mı hiç?" diye sordum, "Vappu'da sokaklar dolup taşar" dediler. "Tuvaletim geldi" dedim, "yola yap" dediler, "ayı mıyım ben?" diye sordum, "Vappu'yu görsen herkesin kafa bir dünya yola da tuvaletini yapıyorlar gayet" dediler. "Çok içiyorlar be abi bu Finler" dedim, "Vappu'yu gör yavrum bu daha bir şey değil" dediler.

Nedir bu Vappu peki? Finlandiya'daki 1 Mayıs Bayramı diyelim kısaca. Ancak sadece işçi bayramı değil bu 1 Mayıs, ayrıca Finlandiya çapında büyük bir öğrenci bayramı ve Finler için "bahar geldi, kış uykusundan kalktık vakit coşma vakti" gibi bir anlamı da olan bütün yıl beklenen bir dönem bu Vappu. En azından geldiğimizden beri hep anlattılar Vappu şöyle, Vappu böyle, "Vappu'da çıkma teklifini kızlar ediyormuş" falan :) Normalde 30 Nisan gecesi insanlar ölümüne içerler sonra sokakta laylaylom coşup eğlenirlermiş. 1 Mayıs'ta da bayramı kutlarlarmış. Bizim okulda diğer okullardan farklı olarak bir hafta önceden başladı Vappu. Bir bölümüne katıldık biz de. Piknik düzenlendi güneşli bir havada tüm teknik okul öğrencileri Tampere şehir merkezinde nehrin kenarında toplandık, güzel oldu havamız değişti açıkçası.

Beklenen 30 Nisan akşamı geldi (akşam gelmiyor gerçi burada, hava şu an 22.30'ta yeni yeni kararıyor daha da uzayacak günler, malum baya bir kuzeydeyiz). Eğlenmek için içki içmek hatta sarhoş olmak gerektiği söyleniyordu, aksi takdirde o kadar sarhoşun arasında canımız sıkılırdı. Arkadaslarin da fikrine uyarak yanıma 75cl schweppes + 35cl smirnoff içeren 1,5 lt lik bir kola şişesi aldım (75 + 35 = 110 eder farkındayım) ve şehir merkezine geldik. Saat akşam sekizdi ama dediğim gibi güneşin batmasına daha vardı. Merkez son derece kalabalıktı. Gerçekten herkes bugünü beklemiş gibi görünüyordu. Şişemi yavaş yavaş yudumluyor, etrafı gözlemliyor, güle oynaya arkadaşlarımla şakalaşıyordum (komiklikler, şakalar...). Sonra çenemin düştüğünü ve bağırarak konuşmaya başladığımı fark ettim. Şişeme baktım, bitmişti. Başım dönüyordu ve sürekli sırıtıyordum. Daha önce sarhoş olmuştum ama bu kadarı ilk defa olmuştu sanki. "İçme artık istersen" dediklerini hatırlıyorum. Sonra elim telefona gitti, bu heyecanı eşle dostla paylaşayım dedim. Yapmamak lazım tabii böyle şeyler, sarhoşken sarhoşla takılmalı insan. Telefon hatasından sonra çimlere oturdum boş boş baktım. Alkol olayını edebinde ve ayarında almam gerektiğini öğrendim çünkü uykum geliyordu ve eğlenecek enerjim de kalmamıştı. Kesinlikle gurur duymuyorum yani bunları yazarken dostlarım. Ama hepsi tecrübe elbette. Vappu diye beklediğim meşhur olayın meşhur akşamı saat 23 gibi bitmişti benim için. 2 gibi evdeydim, o arada sadece oturduğumu, Saygın'ın beni tuvalete götürdüğünü , arkadaşlara komik ve saçma bir şeyler söylediğimi, İzmir'de hatta Karşıyakalı olduğunu öğrendiğim yeni tanıştığım bir arkadaşla haykırarak "Kaf Kaf" çektiğimizi ve diğer Türk kardeşlerden "noldu bu çocuğa?", "açılır açılır bir şeyi yok", "Cancığım iyi misin?" gibi lafları duyduğumu hatırlıyorum.

"Yazık valla içmişler içmişler ne hale gelmişler, yolda yürüyemiyor adamlar daha, bak düştü biri valla" diye aylarca hayretle baktığım ayyaş Finlerden farkım kalmamıştı. İki gün sonra güleryüzlü cana yakın insan Merve'nin çektiği videoda baş kahraman olarak yer aldığımı gördüm Facebook'ta. "Sarhoşken herkesi arayın ya da kimseyi aramayın" gibi bir şey söylüyordum kameraya. Ağlasam mı gülsem mi karar veremedim ama ertesi sabah hiçbir şeyim yoktu ve sapasağlam şehir merkezine gidip öğrenci şenliğine katıldım. Etraf yine cıvıl cıvıldı. Teknik üniversiteye özgü olan, yeterli sayıda sosyal etkinliğe katılmış (benim gibi ot olmayan) yeni öğrencileri bir kutuya koyup nehre batırıp çıkarmak gibi orjinal ve marjinal Teekkari törenini (an itibariyle ben yarattım bu ismi) izledik. Ülkemizi üstad Saygın ve Tansu temsil ettiler. Kutladık kendilerini tabii. Ardından Burak,Yaşar ve Mülazım ile çimlere oturduk lafladık, güneşi izledik ve akşam dağıldık. Vappu'yu bu şekilde geçirmiş oldum yani. Golleriyle değil kartlarıyla, olaylarıyla konuşulan bir derbi oldu kısacası :)

Diyeceğim o ki dostlar alkol kötülüklerin anasıdır, kendimizi kontrol edelim, insanlara yük olmayalım :)
Ama eğlenmeyi de ihmal etmeyelim elbette çünkü her şeye rağmen hayat güzel.
Bu arada eve dönüş vakti de yavaş yavaş yaklaşıyor çaktırmadan.

Şimdilik kendinize çok çok iyi bakın, bir sonraki yazıda görüşmek üzere....

2 yorum: